https://nousacademyjournal.org/index.php/pub/issue/feed Nous Academy Journal 2024-04-17T00:00:00+03:00 Editor editor@nousacademyjournal.org Open Journal Systems <p>e-ISSN: 3023-4417</p> <p> </p> <p><em>Nous Academy Journal</em> <strong>15 Nisan</strong> ve <strong>15 Ekim</strong> olmak üzere yılda iki defa yayımlanan uluslararası hakemli bir dergidir.</p> <p>Derginin hedefi araştırmaya dayanan ve yeni bakış açıları geliştirmeye hizmet eden nitelikli akademik makaleleri araştırmacılara ve ilgili konulara merak duyan okurlara ulaştırmaktır.</p> <p><em>Nous Academy Journal</em> sosyal bilimler çalışmaları metodunu göz önünde bulundurarak özellikle <strong><u>Felsefe, Siyaset ve Din</u></strong> alanlarında yayın yapmayı amaçlamaktadır. Bu alanda yazılan araştırma makaleleri, kitap değerlendirmeleri, araştırma notları ve teknik notlar dergide yayımlanacaktır. Yayın dili Türkçe ve İngilizce’dir. </p> <p>Gönderilen makalelerin her biri editör kontrolünden sonra konunun uzmanı olan iki hakem tarafından değerlendirilecektir. Yayın kurulu hakem raporlarına istinaden makale hakkında karar verecektir.</p> <p><em>Nous Academy Journal</em> yazarlardan herhangi bir <strong>ücret talep etmemektedir.</strong></p> https://nousacademyjournal.org/index.php/pub/article/view/9 İbn Haldun'un Toplum Devlet ve Tarih Anlayışı 2024-03-06T14:18:25+03:00 Rabia Büyükpınar rabia.buyukpinar@beun.edu.tr <p>Orta çağ döneminde yaşayan ve yaşadığı çağın ve coğrafyanın en önemli isimleri arasında yer alan İbn Haldun, İslam düşünce geleneğinde toplumsal ve siyasal alan üzerinde düşünen ender bir ismi oluşturmaktadır. Kendine özgü bakış açısı geliştirerek çok sayıda toplumsal kavramın ilk kullanıcısı olması bakımından da ayrıca bir öneme sahiptir. Bu kavramlar arasında bugün medeniyet olarak adlandırdığımız, İbn Haldun da ise “umran’a” karşılık gelen kavram ile toplumsal hayatı merkeze alarak toplum hayatında meydana gelen geçişleri incelemiştir. İçinde bulunduğu tarihsel, ekonomik, kültürel ve siyasi olgular üzerine düşüncelerini geliştiren İbn Haldun, tarihsel olayları eleştirel bir yaklaşımla ve nedensellik ilişkisi çerçevesinde ele alarak tarihin de bir yasası olduğunu belirtmiştir. İnsan tabiatı için devleti zorunlu bir unsur olarak gören düşünür, organizmacı bir devlet anlayışı geliştirerek devletlerin de insanlar gibi ömrü olduğunu ve bu doğrultuda doğup, büyüyüp, gerilediğini ve en sonunda öldüğüne dikkat çekmiştir. Yine İbn Haldun’a özgü bir kavram olan asabiyet ile devletin kökenini incelemiş, bunun üzerine siyaset teorisini geliştirmiştir.</p> 2024-04-17T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Rabia Büyükpınar https://nousacademyjournal.org/index.php/pub/article/view/10 Tekabüliyet Kuramının Metafizik Önermelere Karşı Durumu: İsim – Müsemma Tartışmaları ve İki Örnek Üzerinden Bir İnceleme 2024-03-06T14:25:54+03:00 Ahmet Hamdi Hacıcaferoğlu ahmethamdihacicaferoglu@gmail.com <p>Tekabüliyet olarak doğruluk kuramı kısaca “bilginin nesnesine uygunluğu” yani bir ifadenin, önermenin, inancın, durum bildiriminin bir gerçeğe tekabül etmesi - denk düşmesi, onunla uygunluk halinde bulunması şeklinde tanımlanır. Buna göre doğruluk; bir önerme ile dünyadaki bir olgu (veya durum) arasındaki iki taraflı bir tekabüliyet ilişkisi olarak şekillenir. Dolayısıyla tekabüliyet kuramı hâlihazırda müşahede edilebilen, özneden bağımsız gerçekler olarak bilinen dünyadaki şeyler hakkında bir doğruluk veya yanlışlık nitelemesi yapmayı mümkün kılar. Metafizik bir inanışı yahut ahlaki bir yargıyı belirten önermelerin epistemolojik değerlerinin saptanması tekabüliyet kuramıyla başarılamaz gibi görünmektedir. Bu makalenin amacı tekabüliyet kuramının metafizik önermeler karşısındaki konumu saptamaktır. Bunu yaparken öncelikle tekabüliyet kuramının ne olduğu ve Aristoteles’ten Kant’a kadar doğruluğun nasıl anlaşıldığı konuşulacaktır. Sonrasında İncil’de Koloseliler 1:15’te geçen “görünmeyen tanrının görünümü” ifadesinin çözümlemesi yapılacaktır. Bunu takiben tekabüliyet kuramının kelam geleneğindeki isim – müsemma tartışmaları ile bağlantısı, tarihi olarak tekabüliyet kuramının gelişimine dâhil edilebilirliği incelenecek, Yunus Emre’nin “ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm” ifadeleri bu tartışma bağlamında kısaca tahlil edilecektir. Nihayetinde tekabüliyet kuramının burada ele alacağımız metafizik ifadeleri doğrulayıp doğrulayamayacağına dair bir<br />yargıya varılacak ve kuramın metafizik önermeleri müstakil olarak doğrulayamayacağı sonucuna<br />varılacaktır.</p> 2024-04-17T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Ahmet Hamdi Hacıcaferoğlu https://nousacademyjournal.org/index.php/pub/article/view/8 Takiyyüddîn es-Sübkî’nin Hayatı, İlmî Şahsiyeti ve Eserleri 2024-03-06T14:19:27+03:00 Rıdvan Karaman rdvnkrmn37@gmail.com <p>Takiyyüddîn es-Sübkî (ö. 756/1355), Türk-Memlüklü vatanında yaşamış, devrin birçok hâdisesine şahit olmuş; kendinden sonra oğlu Tâcüddîn es-Sübkî gibi büyük ilim adamları yetiştirmiştir. O, yaşadığı dönemde kendisine her yönüyle hüsn-ü şahâdette bulunulan; fıkıh, hadis, kelam, tefsir, kıraat, lugât gibi İslâmî ilimlerin farklı alanlarında eserler vermiş ve aklî ilimler de hâiz önemli bir Şâfiî âlimidir. Fakat onun asıl ihtisas alanı usûl-i fıkıh ve fürû-i fıkıh ilmi olup aynı zamanda müçtehiddir. Sübkî, usûl ve fürû-i fıkıh ilminde yaptığı çalışmalarla gelecek nesillere öncü olmuştur. Kahire ve Dımaşk gibi önemli ilim merkezlerinin farklı medreselerinde müderrislik yaparak birçok âlim yetiştirmiştir. Aynı zamanda devlet yönetiminin kademelerinde görevlendirilmiş ve dönemin ilmiye sınıfının en üst makamı olan Kâdılkudât (baş hâkim) mertebesine kadar yükseltilmiştir. Bu çalışmada, İslâm hukuku ve tarihinin parlak bir döneminde yaşayan ve kendisinden sonra gelen ilim ehli üzerinde müthiş etkiler bırakan Sübkî’nin hayatı, ilmî kişiliği, hocaları, öğrencileri ve eserleri tanıtılmaya çalışmış, bununla birlikte yaşadığı dönemde çağdaş âlimlerin onun hakkında söylediklerine, yazdıklarına ve hatıralarına yer verilmiştir. Sübkî’nin mezhepte müçtehid bir fakih olması ve Şafiî mezhebi içindeki otoriter konumundan dolayı mezhebine muhalif/muvafık yaptığı içtihadlar da serdedilmiştir. Böylesine kıymetli bir âlim hakkında kapsamlı bir akademik çalışma söz konusu olmadığı için bu makalemizle onun hayatına ışık tutmak gayesindeyiz.</p> 2024-04-17T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Rıdvan Karaman https://nousacademyjournal.org/index.php/pub/article/view/11 Bölgesel Kalkınmada Yönetişim ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Yeri: Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı Örneği 2024-03-11T10:29:30+03:00 Osman Bahadır Kalecik obkalecik@bakka.gov.tr <p>1980’li yıllar ile değişen devlet yönetim anlayışına, katılım ve yönetişim kavramları dâhil olmuş, temsili demokrasiler katılımcı bir anlayış içerme eğilimine girmiş, sivil toplum kuruluşları, adına yönetişim denilen bu yeni yönetim anlaşılışının bir paydaşı haline gelmiş, sosyal devlet anlayışının değişmesi ve kapsamının daraltılması ile oluşan boşluğu devletler STKları destekleyerek doldurmaya çalışmışlardır. Bu yeni dönemin en önemli bölgesel aktörleri olan kalkınma ajansları, devletlerin yönetişim ve STKları destek politikalarının yereldeki uygulayıcıları haline gelmişlerdir. Türkiye’de kalkınma ajansları 25/1/2006 Tarih ve 5449 Sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun çerçevesinde kurulmuş olan kalkınma ajansları bünyelerinde bulunan yönetim kurullarında ve danışma organları olan kalkınma kurullarında STKlara önemli yerler vermiş, STKlarla ortak çalışmalar yürütmüş ve uyguladıkları teknik ve mali destek programları vasıtasıyla STKların projelerine destek olmuşlardır. Birden fazla ile sahip ajanslar arasında ortalama nüfus büyüklüğü ve il sayısına sahip en uygun ajans örneklemlerinden biri olması nedeniyle çalışmanın inceleme odağında olan Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı özelinde ajansların STKlar ile ilişkilerinin incelendiği bu çalışmada; bölgesel kalkınma yönetişiminde literatürde yeterince incelenmemiş olan STKların rolü ve yönetişimin bir parçası olarak STKlara ajanslarca uygulanan destek programları irdelenerek literatüre katkı sunulması amaçlanmış, BAKKA özelinde gerçekleştirilen incelemeler neticesinde; STKların ajanslar sayesinde bölgesel kalkınma politikalarında söz sahibi olarak bahsedilen politikaların önemli birer parçası haline geldikleri, bölge planlama süreçlerinin önemli paydaşları oldukları, STKlarla çalışma programları çerçevesinde ortak faaliyetler yürütüldüğü, başta sosyal kalkınma olmak üzere kalkınmayı ilgilendiren birçok hususta STKlarca uygulanılmak istenilen projelere ajanslarca maddi ve teknik destek sağlandığı ve ajansların STKlar için önemli bir fon sağlayıcı kuruluş oldukları kanaatine varılmıştır.</p> 2024-04-17T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Osman Bahadır Kalecik https://nousacademyjournal.org/index.php/pub/article/view/7 İslam Düşüncesinde Sosyal Sermaye Teorisine Dayalı Paranın Doğası Üzerine Yeni Bir Bakış Açısı 2024-03-06T14:14:10+03:00 Mohammad Soleimani solimani@isu.ac.ir Mostafa Habibollah Pourzereshki mhp_1375@isu.ac.ir <p>Bu makale, paranın doğasına ilişkin yeni bir bakış açısı sunarken İslam düşüncesine dayanarak paranın arkasındaki krediyi analiz etmeyi ve paranın oluşumunun arkasındaki gerçeği açıklamayı amaçlamaktadır. Ayrıca, para yaratımından kaynaklanan geleneksel sorunları incelemeyi ve parasal sistemin yönetişimine yardımcı olmak için paranın doğasına yeni bir bakış açısı getirerek çözümler önermeyi amaçlamaktadır. Bu makale, paranın doğasını ve Şeriat ile ilgili konuları anlamak için para ile ilgili çalışmaları ve literatürü analiz ederek nitel bir yöntem kullanmaktadır. Çalışma, paranın ardındaki asıl gerçeğin sosyal sermaye olduğunu ileri sürmektedir. Bu sosyal sermaye, insanların hükümete olan itimadından kaynaklanır ve biriktirilip saklanabilir. Bu makale parayı sosyal bir kurum ve kamu malı olarak görmektedir; bu da yönetiminin hükümetin elinde olduğu ve böylece toplumun çıkarları için parayı üretip ortaya çıkarabileceği anlamına gelmektedir. Özetle bu çalışma, parasal yönetimde ve para yaratımında şeriata uygunluk konusunda faydalı olabilecek İslam düşüncesine dayalı yeni bir para anlayışı sunmaktadır.</p> 2024-04-17T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Mohammad Soleimani, Mostafa Habibollah Pourzereshki